![]() |
| Agos Gazetesinin internet sitesinden alınmıştır... Bense blog arkadaşım aylaklıkiyidir'den nemalanıyorum, teşekkürü borç bilerek... :D |
Amerikan Dolarının Tahtı Sarsılıyor Mu?
2 saat önce
![]() |
| Agos Gazetesinin internet sitesinden alınmıştır... Bense blog arkadaşım aylaklıkiyidir'den nemalanıyorum, teşekkürü borç bilerek... :D |
Önnot: kitap çeşitli makaleler içermekte olsa da kitaba ismini vermesinden de anlaşılacağı üzere aralarında en vurucu olan "aylaklığa övgü" kısmı ile başlamak istedim...
Kendimce postmodern ya da demodern zamanları bizlere -ismimden de yola çıkarak- "dostmodern" kılabilmeyi çok isterdim ancak "öyle bir geçer zaman ki" şarkısına da bakarak diyebilirim ki; bu ne mümkün.
İnsanlar "bir araya" geldiklerinde, eğer ortada bakılacak bir televizyon ya da bilgisayar yok ise, uzunca bir sessizliğin ardından akıllara gelen şeyler, "sohbet konuları" değil de "acaba ne yapsak" soruları oluyor. Bu soruların cevabında getirilen öneriler sonucunda, yapılması uygun görülen ve genellikle gereksiz olan etkinliklerin sonunda ise beni, yani zamanı öldürmüş oluyorlar ve inanır mısınız, Bu durumdan şikayetçi oldum, müebbet yedim (!) İşte benim sürekliliğim de bundandır. Umut en büyük işkence denmiş olsa da benim buna büyük bir rakibim var aslında, Süreklilik...
Derler ki; kayadan bir kenttir Semerkant. Diğer tüm kentlerin kaderini ellerinde tutan şehirlerden olagelmiştir. bu zamanlarında şehirlerin efendisidir ve sonrasında Timur'a başkenttir... Yıldızların efendisi Hayyam, vezirlerin efendisi Nizamülmülk ve Örgütleyicilerin efendisi hasan Sabbah'a topraklık etmiştir ki bu bir kent için "anlatılmaz yaşanır" bir durumdur. Bu yıllar geçer Semerkant bir Özbek şehri olur, eski cakasından uzak olsa da Moğolların yerle eşitlediği şehirde Timur’dan kalan az/öz bir miras kalır... Yalnızca bununla bile UNESCO dünya mirası listesinde kendine yer bulmuş olsa da gerçek değerini kurgu ustası Lübnan asıllı bir Fransız tarafından ele alındığı vakit bulabilmiştir. Başka deyişle söyleyecek olursak, kurgu üstadı Amin Maalouf şehrin kaderini ellerinde tutmuş ve böylece yazarların efendilerinden olagelmiştir.
Apolitik, ruhsuz, mutsuz, umutsuz, vurdumduymaz, kaybolmuş, dağınık, asosyal, ilgisiz, sessiz, duyarsız, sorgulamayan… Bunlar, Yalnızlığın sebep olduğu olumsuz ve bir o kadar da eksik insan hallerinden akla gelen ilk sıfatımsılar. Sözünü ettiğim basite indirgenmiş tanımlamalar ve beni yalnız kılan sınırlamalardan kurtulmaya çalışmamla yalnızlıktan kurtulmam arasında bir paralellik kurabilir misiniz bilemiyorum fakat bu yazıyı okuyanı yalnızlık hissinden bir nebze kurtarabilirsem eğer, ne mutlu bana.