25 Ocak 2012 Çarşamba

Waldo, Sen Neden Burada Değilsin?

Henry David Thoreau Sivil itaatsizlik ve pasif direniş isimli kitabın yazarı ve aşmış bir insan.
Davranış ve tavırlarını onaylamadığın devlete bağlı kalmanın ve de haksız bulduğun yasalara itaat etmenin gereksizliğinden ve acizliğinden dem vurur. Pasif halk ve modern toplum eleştirilerimizi de bu bağlamda yapabilmemizi sağlar ki ölü ozanlar derneği filminde kendisine atfedilen konular da alt metinde bunlarla ilintilidir.

Thoreau öylesine ilginç bir adamdır ki vergi kanununa muhalefet etmiş ve ödemediği vergisi yüzünden de hapse girmiş bir kişidir…
Thoreau, ABD’nin Meksika’ya karşı yürüttüğü emperyalist savaş sırasında konan nüfus başına vergiyi "ödediği dolar bir adam öldürmek üzere, başka bir adam veya tüfek satın almaya yaramasın" gerekçesiyle vermeyi reddedince bir gece hapis yattı. Kendisinden on dört yaş büyük olan ve birçok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Ralp Waldo Emerson telaşla arkadaşını görmek üzere onun hücresine girdiğinde aralarında şöyle bir konuşmanın cereyan ettiği anlatılır:
- Henry, neden buradasın?
- Waldo, sen neden burada değilsin?"

Bu bağlamda uluslararası ilişkiler bölümlerinde "kola ile ayran arasındaki farkı
sivil itaatsizlik bakımından inceleyiniz" gibisinden sorular sorulmasına sebebin verdiği bu tepkiden dolayı sorulduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır.

"En iyi hükümet yönetmeyendir" der ki "iyi oyuncu oynamaz" sözüyle de doğrudan ilgisi olduğunu kendimce düşünürüm. Walden kitabı yüzünden de Yakup Kurt’a ve Dostmodern'e, Into The Wild filmini çekmesi hasebiyle de Sean Penn'e ilham kaynağı olduğunu da söyleyebilir, üst bir tattır diyebilirim. Zaten kitaplarını okuduğunuz da ''yaşanılabilir bir dünyada olmadıktan sonra, güzel bir eve sahip olmak neye yarar" sözüne vurulur,
"Kimsenin mülkü olmayacak,
Kimsenin denetimine girmeyecek kadar;
Ya da, bu dünyada,
Herhangi bir egemen gücün
Hizmetçisi
Ve de aracı
Olamayacak kadar yüce bir varlığım"

Şiirine gönüllü özne olmak istersiniz...


Tek tutkusu özgürlük aşkı ve insan onuru olan Alexis de Tocqueville'nin "... siyasi iktidarlar toplumun yüzeyini küçük, karmaşık bir kurallar ağı ile kaplarlar. öyle ki en iyi zekalar bile bunu aşamazlar. bireyin iradesi ortadan kalkmaz ama yumuşar, bükülür ve yön verilir. çoktan seçici algısı alınır yerine tekel/tikel bir hazır/dondurulmuş bir algı yerleştirilir. bir eylem yapmaktan çok eylem yapmaktan vazgeçilir. böyle bir güç imha etmez ama var olmayı ortadan kaldırır. halk hükümet tarafından güdülen sessiz bir sürüye dönüşür... böyle bir kölelik biçimsel bazı özgürlüklerle, hatta halk egemenliği ile kolaylıkla bağdaşabilir."

sözleri en çok bu adamı hatırlatır ve özetle de karşı olmak denince aklıma ilk gelen kişidir.. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dostmodern Hyde Park'a hoş geldiniz :D

Bu sizin bana yazdığınız ilk yorumunuzsa, dövüşeceksiniz... Welcome the erdost club...

Yorum yazmanız beni mutlu eder, yorumunuz etmese bile...

Yaz işte be...