Bir sabah uyandığımızda gördük ki hepimiz yalnızdık ve işin kötüsü, sokakta yürüyen herkesin, bizlerin kendi halimizden ve de diğer yalnızlık vakalarından haberimiz olmasına karşın bunu söyleme cesaretimizin olmayışıydı. Prochnow bir şeyler demeye çalışsa da susturdum onu, yalnızlığımı elimden almamalıydı kimse, depresyonda olmalıydım zaten şu anda. Bir derdim olmalıydı en süreklisinden ve sırrı çözmeyi değil de kandırılmaya devam etmeyi istemeliydim. Tek düşüncem buydu. Paradoksal aforizmalarında boğulmak istediğim tersnameci adamlar dururken bağımlı ve de taraflı Türk gazeteleri okumak zorunda hissediyordum kendimi. ÜniDersiteye ve de düzene ayak uydurmalıydım, düzülmek istercesine. Bu yazdıklarımı yazmamalıydım, Avrupa misali, en rasyonel olma hevesine. Yalnız olmalıydım ve de demeliydim paradokslarında yüzmeye yeltendiklerime saygı dururcasına “kötüceyim, iyice…"
bu sabah, çok kötü bir sabah.
YanıtlaSilherkes ölür, bilmediklerimiz de ölür fakat bildiklerimiz yaralar...
YanıtlaSilbenim de öyle
YanıtlaSil