1 Şubat 2012 Çarşamba

"Gelişerek Değişmeyen Zihniyetlerinizden Biz Sorumlu Değiliz" Deme Sanatı...

 
Dün bir konuşma dinledim. Ulusa seslenip de ulustan beslenişçinin yüzünü göremesem de hemen bir tahminde bulundum... Hayvanlar çiftliğinden kaçmış bir şahıs olmalıydı bu. "George Orwell işlemiş galiba bünyeme, ne alakası var diyecek" oldum. Sonra biraz daha dinledim; Paul Auster, "gerçeği öğrenmeden önce, sabretmeyi öğrenmek gerekiyordu" diye boşuna dememişti herhalde...

"Tanrı vardır, yoksa bile" demişti aşmışın teki, kimilerine "Allah'a şükür Ateistiz" dedirtmekteydi bir diğeri fakat o ses, önce yüzümü duvara vurup, sonra özgürlüğüm için olduğunu savunarak beni susturuyordu... 

"İster rasgele diyerek çıkalım yola ister de bismillah, hepimizin buluştuğu ortak payda; İnsanlık aslında..." diyerek yırttım ses bam tellerimi!!!  

Konuşmada beni çok rahatsız eden fakat anlatamadığım bir şey vardı. Kendimi "Memento" anlarda hissediyordum. Cebimdeki kurşun kaleme baktım; kalbimin hızlı atışı aritmik bir şeylerin olduğunu göstermekteydi. Hayır, bu kalbimle ilgili bir şey değildi. O ses... Gittikçe rahatsız edici bir hale gelmişti. Bir yandan da tahminlerde bulunmaya devam ediyordum. Olasılıksız değildi ya hiçbir şey... Konuşan kişi köleydi önceleri, kurtulduğu anda ise herkesi kendine köle etmişti, yetmezdi ama bundan emindim işte!

Düş gördüğümü sandım sonra. Yanılsamalar kitabının içerisinde gerçeği bulmayı değil de kandırılmaya devam etmeyi istiyordum delicesine. Büyük bir göz beni izliyordu. Dedim Orwell'den sonra bir Tolkien eksikti. Biraz düşününce anladım ki bu gene Orwell'di; "Big Brother is watching you..."

Sadece gözetlemekle/izlemekle kalsalar da "... bari" diyecek oldum, "kaçınılmazsa..." diye bir kelime geçti prompterden okuyarak kurduğu cümlede, korktum...

"Kadere imanın yoksa neye yarar üzülmek" gibisinden laflar işitmeye başladım. İnanın aklım mantığım almıyordu ki bu kadere imanım olmadığından olmalıydı.



Nesillerden bahsediyordu o ses, bense Nesin'den dem vurmak istedim. Aklıma üstadın Zübük adlı eseri ve bir başka büyük üstadın oyunculuğunda dile gelen replikler geldi ki ulusa kendini açık unutan kişi de oldukça benzer şeyler söylüyordu ne garip;

"-sevgili vatandaşlar, değerli din kardeşlerim, istibdat dönemi bitiyor. devlet baskısı, şunun bunun baskısı yok. vergi yok. ne var peki? artık demokrasi var! aç gözünü doldur keseni, demokrasi geliyor. demokrasi partimizle geliyor. demokrasi ne demek sayın hemşerilerim? demokrasi öyle bişeydir ki... dadından yinmez. anladınız de mi?" 
"-şimdi senin gibi namuslu mu olayım diyorum, yoksa mebus mu olayım?"

İbrahim Zübükzade'nin seçimlerde, rakibi olan kişinin,

"okul yaptıralım, halk bilgilensin"

söylemine karşı;

"okul da neymiş, cami yaptıralım, sizi bilmem ama ben müslüman bir halk istiyorum"

der ve ekler "din iman olmadan kuru bilgi neye yarar..."



ANLADIM Kİ AZADLIKTAN TİRANLIĞA GEÇİŞTE BİR DEMOKRASİ MASALIYMIŞ DUYDUKLARIM, ÇOĞUNLUĞUN TİRANLIĞI DA İŞTE TAM BU NOKTADA BAŞLAMIŞ... 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dostmodern Hyde Park'a hoş geldiniz :D

Bu sizin bana yazdığınız ilk yorumunuzsa, dövüşeceksiniz... Welcome the erdost club...

Yorum yazmanız beni mutlu eder, yorumunuz etmese bile...

Yaz işte be...