2 Mayıs 2012 Çarşamba

Sanrı...

sert sessizlerden sensiz
kimsesiz ve piç
insana karşı bir korsan
balığa tuzak bir deniz

hiç görülmemiş bir düş
tabiri caiz
nikahsız bir imam
imansız bir ölüş

eski bir tek tas
yeni bir üst tat
sanırım ki artık bizi tanımaz
varissiz bir telaşlı miras

davetsiz bir misafir
vadesiz bir elveda
dengesiz dünyada
zamansız bir zehir

bir insan neden çalışır
sebeb-i ekmek şarap ya da kim
fiyat etiketinden bir statü
bilmem ki nereye takılır

uyuyan bir güz
yastıktan bariz bir iz
ona inanmanın tek sebebi
bana dönmüş bir yüz

ölüme giden bir vapur
bir varmış bir yokmuş
gök yerle sarmaş dolaş
sonsuzluk yokuşu hep çamur

sert sessizlerden sensiz
kimsesiz sarıklı bir derviş
şımarık bir çocuk
adı çok da kendi sanki eliz...






10 yorum:

  1. ilk okuduğumda çok beğendim. fakat kardeşim de okuyunca ve sen bu yazıyı nasıl beğenebilirsin deyince dikkatlice inceledim. şımarık çocuk, sarıklı derviş dedikleriniz ALLAH mı?

    betimlemeleriniz ustaca fakat eğer bahsettiğiniz her satır ALLAH'a ithafen ise bu küfre girebilir mi, siz ne dersiniz erdost bey?

    şahsen öyle bir şey yapacağınızı ummuyorum, blogunuzda bununla ilgili başka bir mataryal da görmedim fakat böyleyse hoş olmaz. aslına bakarsanız betimlemelerin ucu açık. ben çok farklı şeyler düşünmüştüm fakat kardeşim doğrudan ALLAH'ın hedef alındığı bir yazı bu deyince soralım öğrenelim istedim.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle "soralım öğrenelim" tercihi için teşekkür ederim. Betimlemelerin ucu sizin de söylediğiniz gibi açık ve açık bırakılma sebebi de malum! Düşüncenin sınırlarını dil belirler ya, düşünceye sınır getirmeyelim derim, siz ne dersiniz ;)

    Kardeşinizde ve sizde yankılanışı farklı olmuş bu sebeplerden. Yazarın burada belirtmek istediği :P gibi bir cümle pek tabii kurmayacağım fakat şu kadarını söyleyebilirim ki ben küfür eden biri değilim...

    Dahasını da konuşabiliriz elbette, dilerseniz...

    YanıtlaSil
  3. Metnin formu kendine şiir koduna bağladıysa; öyle sanırım ki iki şeye davetler. İlki; bu kod içinde kendisini rahat hissetmiş mi; ikincisi de anlamın göreceliğine feda edilemeyecek "ses" ve "ışık" taşıyor mu. Bana kalırsa taşıyor.

    Onu "şiir" kılanı zedelemeye hakkımız yok gibime geliyor. Çünkü onu şiir kılan; başka herhangi bir yoldan kendini açımlama olanaksızlığı. A.Haşim'e bir bakıma katılıyorum: Şiiri anlamı için didik didik etmek; bülbülü eti için kesmeye benzer nevinden birşeyler söylemişti yanılmıyorsam.

    Son olarak bir de şu geldi aklıma; İ.Özel'in "küfre yaklaştıkça imanım artıyor" deyişi bir şiirinde. Bu; inanmaya varan ışıltıya işaret eder, küfre çağrı olarak anlayanlar tez zamanda elleri boş dönerler şiirden.

    Alegorilerinizdeki bariz gelişmeyi izleyebiliyorum. Bu çok umut veriyor bana; bize, şiire...

    YanıtlaSil
  4. iyi geldi bu sanrı... ve;
    geriye saymaya başla
    her şey bir sanrıdır ama aldırma
    Kusulmuş bir yalnızlığın kendi hayatımızdaki yeri...

    YanıtlaSil
  5. Nomen, Sunay Akın'ın şu an ismini hatırlamadığım bir kitabında irdelediği bir konu vardı, söylediklerinle hemhal bir durum oluşturan;

    Bir şiir ve iki eleştirmen! İkisinin de şiiri ele alışları ve çıkarımları o kadar farklı ki birisi kutsala "sövgü" sonucunu çıkarırken diğeri tam tersi olarak bir "övgü" saptamasında bulunuyor. Yankılanış, bakış açısı, duruş... vb. unsurlar belirleyici bir bakıma ki Seabiscuit filminden bir anekdot geldi aklıma.

    Adam atla pistte son sürat giderken elli metre ileride pistin sona erdiğini ve yan yoldan bir arabanın geçtiğini görmekteyiz. Ben filmden nice anlamlar içeren anları avlamış fakat bu anı açıkçası kaçırmıştım. Film bittikten sonra yönetmen, görüşler bölümünde öyle bir şey anlattı ki ağzım açık kaldı. "Ben o sahnede, artık atın yaşamımızdaki yerinin kendisini arabaya bıraktığını anlattım" demesiyle doğrusu ne kadar anlam çıkarırsam çıkarayım onunla aynı sonuca uşamanın imkansız olduğunu dahası gereksiz ve saçma bir çaba olacağını fark ettim.

    Oturup buraya yorum yazan dört kişi bir filmi izlesek hepimizin farklı tatlar yakalayacağına eminim :)

    Çok uzattım ama Nomen, sizde yankılanmış olmak çok güzel oldu. Teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  6. Meriç, Yalın halimiz hiç halimiz olmadığındandır belki de... Üzerimizde onca gereksiz takı varken bile yalnız olabilmek gerçekten çok garip!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sahi takıları düşününce nerden çıktı yalnızlık dedim

      Sil
    2. Ufak bi metafor yaptım :D

      Sil
  7. Etikette de tanrı ile ilgili bir atıf var gibi geldi bana ki şiirden de benzer motifler çıkabiliyor. Tanrıyı şımarık bir çocuk gibi görmekte de tuhaf bir durum yok bence. Hatta Sims oynadığını söylemek bile mümkün. Çok beğendim, Alegorilerdeki cümbüşe ben de katılmıyor değilim. Bir de blog nasıl açılıyor?

    YanıtlaSil
  8. Ups, Tanrı rumuzunu görünce dedim sıçtık :)

    Teşekkür ederim Tanrım yorumun için :P

    Bu arada sims de yaratıcıymış hani...

    Blog da google sayfasında en üstte bloglar bölümü var oradan açabilirsiniz my lord... :)

    Tanrı yazdığını görünce bi an göz bebeklerim büyüdü hakikaten ve sanırım nabızım arttı o yüzden gülüp duruyorum :D

    YanıtlaSil

Dostmodern Hyde Park'a hoş geldiniz :D

Bu sizin bana yazdığınız ilk yorumunuzsa, dövüşeceksiniz... Welcome the erdost club...

Yorum yazmanız beni mutlu eder, yorumunuz etmese bile...

Yaz işte be...