14 Mayıs 2012 Pazartesi

Yatağan Yağmurları'nda Bir Düğün...


Görkem - Nermin
ÖNAL

Çocukluk arkadaşları sizin geleceğe dönüş aynalarınızdır bir nevi. Bizim 15 yıllık ağaçlığımız da  İzmir'de önce 11 sonrasında da Görk, ben ve mantar gibi kendi kendine yetişebilen bi tıfıl Melis üçlemesine atfen 311 nolu İnciraltı-Konak otobüsünde başladı, bitmedi, bitemedi :D

Başlangıç:

Birgün bir baktım çocuğun teki, üzerinde NecatiBey Sondanbirinci Öğretim Okulu formasıyla otobüsün en arkasına geçmiş hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Mentalist ruhumla yanına yaklaştım tabii ve bir de ne göreyim; O zamanlar çok da samimi olmadığım sınıf arkadaşımdı ağlayan ve hemen dedim "Neden ağlıyon hacı..." :P

Sonra anne ve babasının 5.3 şiddetinde geçimsizlikten boşandığından, kendisinin de bu duruma içerlediğinden falan bahsetti. Rastlantısal kadere bakın ki benim de annem ve babam aynı sene artçı sebeplerden boşanmıştı. Yani durumlarımız hemhal, otobüsümüz birdi. yani 11 ya da 311... Bu arada biz, topa vurduğumuzda, toptan daha çok bizim canımızı yakan Lescon giyer iken beyimiz  annesine nike aldırdığının ertesi günü babasına da adidas aldırmış da bir adamın acısını yaşıyordu, ps/pc sahibi idi vs... ;)

Gel zaman git zaman çok sağlam iki arkadaş olduk. O kadar ki sürekli beraber takıldığımızdan, olası yalnız görünmelerimizde diğerimizin nerede olduğunu, ölmediğini vs... açıklamak zorunda kalacak kadar da yakındık. Bir ara aramızdaki bu dostluğa şüpheci bakanlar olduysa da bir çınar gibi sapa sağlam durduk hayatta ve gölgemizde serinledi etrafımızdakiler kimi zaman... Bu arada çok sevdiğim babaannesi sürekli onun evinde toplandığımız için, torununu sömürdüğümüzü düşünüyor, dahası beni, onu ve derslerini olumsuz etkilemekle itham ediyordu. Onun gözündeki serseri imajımın silinişi İzmir Atatürk Lisesi'ni kazanmamla olduysa da o güne kadar -1 keresi çok hastayken olmak üzere- 231249229582428 kere evinden kovulmuştum :D Neyse torununun üzerindeki payının çoook büyük olmasından ve her insanın hata yapabilitesinden ötürü kendisini affetmiş bulunmaktayım zaten...

Gelişme:

Okullarımız lisede ayrıldıysa da ömürlerimizin çoğu hala bir arada geçiyordu. Çekirdeğin merkezinde biz vardık ve etrafında da epeyce arkadaşımız vardı ama bizimkisi arkadaşlıktan da başka bir şeydi...

Çok uzatmayayım farklı illerde üniversiteler kazandık, çok farklı ve sağlam dostlar edindik ama geçmişten geleceğe uzanan dostluk ötesi bir ilişki en azından bu tarafıyla bile bambaşkaydı. Dostlarımız, arkadaşlarımız çoğaldı, niceliğimiz arttı ama niteliğimiz değişmedi. Gerçekten çok sağlam, "kardeşlik" seviyesi-ötesi dostlarımız da var, bunu da eklemeden geçmeyelim... Geçsem de olurdu ki blogumu okumayanlar var aralarında :P

Gönüllerimizi çaldırdık en sonra. Ben uçtum önce, şimdi de o... 

Bir gün aradım; "2 gün sonra "çarşamba" evleniyorum, gelebilir misin" diye... Konuşmanın devamı çocukları olumsuz yönde etkileyecek davranışlara vs. girebileceği için +?...  Geldiler tabii, şahit de yazılmıştı epey önceden. Düşünceler ötesi hayalimizi  Özgece bir gerçekliğe dövdük çoooook da güzelce.

Sonra, bir gün de o aradı ve dedi ki; "Zamanı geldi..." Yatağan diye bir yer. Düne kadar akla termik santrali ile gelen ve cennetten köşe Muğla'nın yarım döşenmiş evi; Yatağan... Geceden çıktık yola. Şahit de yazılmışım, ikinci kez. İlki başka tür bi şeydi ki hiç girmeden kapıdan selamımızı verip geçelim... 

Sonuç:

Sabahki planlar ile akşam arasında epey farklılıklar olsa da bir güne onca gün sığdırıp döndük yuvamıza. Olaylar olaylar şeklinde koşarak anlatmak gerekirse dünü; Gelinin babasına "Merhabalar, Ben yalancı şahidim" dedim. Evet, şahidim de var  bunu dedim ve babanın bir anda Vito Corleone'ye dönüştüğünü gördük.  Aramızın boktan bir sebepten ve çocukluktan ötürü limoni olduğu 2 arkadaşımızla şekerleme yaptık, geçti... Sonra tanıdığımızı sandığımız bir adamı, gerçekten tanıdık; "Yol arkadaşlığı böyle bir şey olsa gerek" dedik... Komik bir adamın trajikomik olarak ticaret adamı olmaya çalıştığını ve kendi deyimiyle finansal açıdan işlerinin kötü gittiğini gördük, gülmekten battık...

Ve sonraaa kır düğünü olarak planlanan düğünün 1 saat aralıksız ağlayan tanrı sayesinde kapalı kapılar ardında gerçekleştiğini, bütün planların değiştiğini gördük, oynadık (evet, oynadık), çok yorulduk ama çok da eğlendik... 

Bu arada gerçekten de yalancı şahit oldum galiba. Nikah Defterine ismimi yanlış yazdılar. Tarih yazan bir tarihi karakter olmaya en çok yaklaştığım an buydu... Eredot!!!

Dönüş yolunda da arabayı dünya güzeli bir hatun kullandı ve bir anda da kendimizi süper lige hoşgelmiş AkHisar BelediyeSpor'un konvoyunda bulduk! "Ne oluyo len" dedik, geldik :D

Şahidim bu arada, Evet...

Not: Yukarıdaki ağlamaklı bölümleri biraz ama az biraz totolojik olarak abartmış olabilirim :P

9 yorum:

  1. Bu kadar ısrar üzerine yazayım yorum,demek sizde Atatürk lisesinde okumak ayrıcalık diyenlendensiniz.Bu yazınızı okumadan önce İzmirli olduğunuzu bilmiyordum ama boşu boşuna dikkatimi çekip sizi izlemeye başlamamışım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) İzmir Atatürk Lisesi benden çok çekmiştir. Attila İlhan gibi kovulmayı başaramadım belki fakat okulun %98 olan başarı yüzdesinin %65'e inmesini bana bağlayan hocalarımız olmuştur. Oysa kuyruğumu hiç göstermedim :P Ayrıntılara gizlendim de diyebiliriz :P

      Sil
  2. yalancı şahit seni, benim de mentalist ruhum diyor ki sen bu düğün de epeyce eğlenmişsin bence.

    baya bi değişiklik olmuş güzel olmuş ama arkadaşının evinden bilmemkaçıncı kez kovulmanı kınayarak okudum, sen gülerek anlatmışsın. e ne güzel :)

    kapıdan selam verip geçmişsin de ilk şahitliği de merak ettim ben. o daha mı yalancı bi şahitlikti yoksa hehe.

    son olarak gelin için üzüldüm, kır düğünü diye hayal edip yağmura yakalanması kötü olmuş..

    Not: son olarak blogda kim totolojik olarak bi şeyleri abartmıyor ki? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen de dediğin gibi değişik ama güzel oldu!

      Yüzsüzlüğün de bu kadarı diyorsunuz :P Ama ben hiç tek çıkmadım o evden... Tek de girmedim içeri, o yüzden ki ben de yüz çok :P

      O şahitlik biraz ilginç... Dini bir nikaha kontenjandan dahil oldum diyelim. Fatiha'yı yarısına kadar biliyorum dedim inanmadılar. Amentü olur mu dedim, olur dediler :P Agnostiklik ile zındıklık arasında gelgitlerim var dedim vs vs... Sonuç Dinimiz amin... Gelen tekliflere açığım da önümüzdeki dönem 3. şahitliğim yolda gözüküyor bakalım :P

      Gelin için gece bence çok güzel bir düğün oldu. Kır düğünü planı bozuldu belki ama o saatten sonra b planı olarak kapalı bir yer bulup, içini m.ö. model paspaslarla temizleyip, masalara örtü bile bulduk :P Çok yorulduk çok... :P

      Not: Öle aslında...

      Sil
  3. Eğlenceli geldi baya:) sevdim bu yazından ötürü burayı. Mia'mı da görünce...

    ben totolojik olarak abartmıyorum blogumda ama abartıları seviyorum:))

    YanıtlaSil
  4. Totolojik Abartı ağlama faslı, burada okusunda "ne ağlaması len" desin diye :D

    Bir de planlar iyi, en ince ayrıntıya kadar düşünülüyor falan da olmazsa olmazlar grubu hariç biraz da karambole olması güzelleştiriyor gibi...

    Mia'ndan ötürü olması da güzel ki reklamın iyisi grubuna giriyor bu ;)

    Bir de büyüdüğümüzün farkedildiği anlar ya akranların evlilikleri vs çok şey anlatıyor. Ayrıca da evde kaldım muhabbeti yapanlar, en güzeli böylesi diyenler, tecrübe eksikliğini gözlemle gidermeye çalışanlar, oynama uzmanları, benim burda ne işim var bakışlılar, hadi hatrım için diye oyna ulen diyerekten hatır saçanlar, uyuz olduğum birer dolar serpilişi (böyle bir saçmalık olamaz) bunların hepsi bir araya gelince de halden hale bir günde onca gün geçirmiş olduk işte...

    YanıtlaSil
  5. Çok sevdim ben bu yazıyı, içindeki çocukları paylaştıklarını yola hala birbirlerine inanarak devam etmelerini şanslı çocuk "Görk" sende şanslısın hep mutlu olmayı nadir bir şansla hakedenlerden siniz sayın erodot:)))bu arada ilk nikah ta tam bir fiyaskoydu unutmayalım:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk nikah'ta da elimden geleni yaptığımına inanıyorum diyerek söze başlamalı :D

      Eredot olduk bi de, bi de oynadık Özgem'le karşılıklı. Görk kalpten gidiyodu, oynadığımı görünce :D Özge de bi naz başlarda yok ben oynamam, kalkmam vs... Yerine oturtamadık sonra :)

      Bir güzel düğündü işte. Darısı başınıza...

      Sil
  6. Paylaşımlarınız ve makalelerinizi blog kullacısı olarak çok beğendik Helikopter ambulans şirketi olarak paylaşımlarınızın devamını diler teşekkür ederiz...

    YanıtlaSil

Dostmodern Hyde Park'a hoş geldiniz :D

Bu sizin bana yazdığınız ilk yorumunuzsa, dövüşeceksiniz... Welcome the erdost club...

Yorum yazmanız beni mutlu eder, yorumunuz etmese bile...

Yaz işte be...