29 Mayıs 2012 Salı

Susma...

kırık dökük bir öykü gibiyim
bilmem nereden başlamalı
üzerimde susamsız gevrek kadar sevimsiz bir gevşeklik
içimden geçen bir cümle içinde
öyle bir haldeyim ki
diğer hallerim görseler halimi
mutlu olurlar,
fuzuli sebepli...

kuşkusuz sulu bir suskunluk
ağız kuruluğunda bir gürültüye bırakırken yerini
ender bir dost
fetva vermeye yüz tutmuş dili
önce susar yeni yetme bir çırak gibi
sonra sustalı bir bıçak gibi kesip sesleri
geveze susmalara kulak kesmeli,
bir ressam gibi...

suskun bir vatoz gibi uyur beter bir düşman
rüyasında susar
altına işer
pas tutar sözden silahlar
sumak kadar tuhaf bir baharat gibidir susmak
tüyü bitmemiş büyülü dilimde tüy biterken
tek çaredir,
susarak konuşmak...

artık çocuk değiliz
susarak da konuşabiliriz
müzelik bir oyun gibi
dırdır eden bir bilmece
konuşunca gündüz olurum
susunca gece
iki heceli devşirme bir cüce gibi
kötüceyim, iyice...

33 yorum:

  1. Susmak, en derin lûgattır . Okuyucusu ile susan arasındaki o engin bilgi akışı,yazılanları da geçer bazen. Susmak, belki vakitsizce konuştuğun nice kelimele 2 dakikalık da olsa bir saygı duruşudur.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel söyledin be Aylak...

    Sabah da "Sonbahar ne götürür bir çınardan, bir yapraktan başka" sözüne vurulmuştum, orada belirtemedim şimdilik burada belirteyim :)

    Aylak olmak böyle bir şey olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  3. Senin suskunluğun da iyi, şimdi buraya attıgım yorumu kullanacagım bir yer oldu da, onu almaya geldim aslında :D Belirtmeyi de alıp gidiyorum , arada ses ver , insanlar susmayı korkmak olarak bilir, zorlarlar seni. Demedi deme :) Ayrıca,akşama radyo programı yapıyorum ( 22:00'de,körler sağırlar hesabı ) , gel diyorum,sayfamda sağ frame'e bak altta.

    Sessli kal sessizliğinle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana da oluyor bu dediğiniz. Bir yazı okuyorum, etkilendiğimden ona dair bir yorum yapıyorum. Sonra o konuyla ilgili yazma hissi depreşiyor; gidiyorum alıyorum bir daha yazdığımı :)

      :)

      Sil
    2. İlham diyelim . Akla inen o anlık vahiyler. Birinin yazısı öyle bir çağrışım yapıyor ki , beyin zaten aylak , o an bütün loblar tarıyor, uyarı veriyor : Virüs Detected :) Onu dışarı atma arzusu . Burada söz sahibi olan senin - asıl yazanın - payı büyük , o beynin o işlevsiz loblarına hitap edemese orada olanlarda " biri bize seslendi sanırım" edasıyla uyanmazlar. Anatomi anlatışıma da tav oldum bu arada :) Öyle yani :)

      Sil
  4. Bazen susarız uygun kulak bulamadığımız için ama sadece dışarıya suskun görünürüz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vay, ne sözler döküldü sizlerden... Çok güzel dediniz doğrusu Aylak gibi siz de :)

      Sil
    2. Sözün aslı sevgili Erdost cümlenin başı NİETZSCHE den uyarlama, gerisi benden. Ortaya karışık bir yorum yani. Nietzsche`nin sözü yanlış kalmadıysa aklımda ;" Bu ağız bu kulaklara göre değil" idi. Ama siz susmayın size uygun kulaklar vardır mutlaka.

      Sil
    3. Bu söze de , yorumlarınıza da katılmadan gidemedim.

      Sil
    4. Asyayazar, ne kadar güzel bir destek mesajıdır o :) Sözler vardır, yeri geldiğinde kullanılmayı bekleyen ki çok güzel yere denk geldi şansımıza :D

      Aylak, seni dinleyemedik bugün. Mazaretimiz var ama kaybımız büyük...

      Sil
    5. KAybınız yok,ben de sustum o gün zaten.

      Sil
  5. kırık döküktende öteyiz erdost... tuzla buz
    ben hep geceyim; kötüceyim, iyice...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :D Yazdıklarımız kadar kötü müyüz sahi?

      Sil
    2. belki öyle belki de değil...
      :D öyle miyiz sahi? şimdi bende düşünür oldum

      Sil
  6. ''artık çocuk değiliz/susarak da konuşabiliriz'' dersin ya dostum, işte tam bu noktada yoksunlaşırsın...

    Susmaya başladığın anda madun sınıfa dahil olmuşsundur; sustuğun için bilmezler özne olduğunu seni ikincil sınıfta sınıflandıranlar. Susmak çıkmaz bir sokağa girdiğini önceden çıkaramama halidir...

    Konuşma vakti geldiğinde ise, artık madun olmaktan çıkarsın ki o kadar vakit susmanın anlamı kalmamıştır. Susmak çıkmaz bir sokağa girdiğini önceden çıkarabilme hali olmuştur artık...

    Sonuç; susmasan da neredeyse her cümlenin sonu -kimisi yoksunluktan kimisi de anlaşılamama sancısından- üç nokta ile biter...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstadım, "Sen yoksun, ben yoksun" diye diye mutluluğunu çoğalttı bu çocuk :)

      Açılım çok doğru yalnız çok noktalarda standart sapmalar var :)

      red house bir üç nokta; yarım kalmış, arkası var bilirsin ama elin kolun bağlı getiremezsin :)

      Susmadan geçirilen bir sunaktır...

      Gerisi hikaye olacaktı, getirmedim :)

      Sil
  7. bazen susarak konuşmak zorunda kaldığımız anlar olur.
    mecbur kalırız susarız, bakarız, konuşuruz.

    bir de bunlaırn yanında

    "kötüceyim, iyice..." diyerek blogun adını görmüş olduk güzel oldu
    süper bir final oldu

    aynı zamanda da oksimoron bir şekilde "korkunç, güzel" bir yazı oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Eskiden çok konuştum, bi faydasını görmedim, Ben de sustum" der, Tosun kardeşlerden büyüğü organize bir filmde. O adamla ilgili tonla şey oluşmuştur o an kafanızda...

      "kötüceyim, iyice..." sublime ediyorum yavaş yavaş :P Bir süre sonra bilgisayarı ilk açtığınızda buraya gelmek isteyeceksiniz :P Dudufdufduduf :)

      Oksimoron tabiri ise yüzümü güldürdü ki "susarak konuşmak" temalı bir yazı için belki de en doğru kelime oldu. Bu arada serbest çağrışımda çığır açarak demeliyim k; House çok güzel "moron" derdi be :)

      Çok teşekkür ederim güzel yorum için...

      Sil
  8. Merhaba. Kötüceyim, iyice... çok iyi olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Çok teşekkür ederim :)

      Blogunuzu da takip edemedim şu an için. İzleyiceler başlığını görebildim ama alt tarafta izle butonu vs. çıkmadığı için mümkün olmadı ne yazık ki...

      Sil
  9. Dünden beri defalarca okudum, ama bazen okursun,içine bişeyler akar..ama diyecek söz bulamazsın ya, öyle işte bu dizeler..nasıl yanyana gelip böyle vurucu hale geliyorlar bu çok büyük bir başarı ve yoğun duygusallık gerektiriyor sanırım ki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle, hoşuna gitmesi çok mutlu etti beni. Dizelerin niteliğine yönelik söylediklerin de öyle. Böyle bir his uyandırabilmiş ve yorumda bunları söyletebilmişse ben de daha ne diyebilirim üzerine ki bu yorumu yapan da ipek böceği :)

      Çok çok çok teşekkür ederim :)

      Sil
  10. "artık çocuk değiliz, susarak da konuşabiliriz"

    sanırım bunu artık çok yapıyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçenlerde büyüklerin ölümleri, akranların evlilikleri, vs... olaylar dolayısıyla büyüdüğümüzü fark ediyoruz demiştim. Bir de bu varmış meğer :)

      Sil
  11. "O kadar çok kelime eskittik ki, şimdi hep ikinci el kullandığımızdan mıdır nedir, sözcüklerimize tecavüz edilmiş anlamlar yüklendi...
    O kadar çok adına kelimeler tükettik ki, zavallı biçare cümlelerimiz haketmeyen kulaklara zorla sokuldu ve haketmeyen nefeslerde boğuldu.." demiştim bir aralar susmanın erdemine istinaden, belki de büyüdüğüm için susarak konuşmayı daha evlâ gördüğüm için.. Lakin "konuşunca gündüz olurum
    susunca gece" demişsiniz ama insan bazen konuşunca da gece olabiliyor, evet evet en iyisi susmak zira kelimelerim kifayetsiz kalıyor cümlelerinizi okudukça..

    Manâ yüklü kelimelerinizin oluşturduğu cümlelere hayran kaldığımı belirtmeliyim, ayrıca da teşekkür etmeliyim beni izlemeye aldığınız ve bu vesileyle yazılarınızı okuma fırsatı sunduğunuz için..

    Yorumumun sizi mutlu edeceğinden emin değilim ama hiç olmazsa yorum yazmış olmamla mutlu olduğunuzu biliyorum hiç olmazsa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlardan o kadar güzel sözler yakaladım ki bir yenisini eklediniz siz de :)

      "konuşunca gündüz olurum, susunca gece" mevzusunda söylediğiniz yanlış değil. Ama susunca kapanır insan, tadilat sebepli :) Dediğiniz gibi konuşurken de susabilir insan, anlamlar çoğaltılabilir bu konuda bir sorun yok :D

      Sizi izlemek benim için de bir şans oldu doğrusu.

      Yorumunuzun niteliği de niceliği de beni çok mutlu etti ki aksi mümkün değildi :)

      Çok teşekkür ederim tekrardan...

      Sil
  12. ben ve kendım gelıyoz bloguna yenı bişiler yok.tekrar okuyup gidiyoruz ezberlicez:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamam tamam kızmayın :P

      Bugün olur yeni bir şeyler...

      Belki ilk yazdıklarımdan okumuşsunuzdur :P

      En sağlam olduğunu düşündüğünüz yazınızın en az okunanan olması, onun en sağlam olduğunu düşünmenize engel olamıyor :)

      Sil
  13. bazen susuncada konusmus oluruz..
    harıka yazmıssınız..
    mımledım sızı bu arada yazar mısınız bılmem ama:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim biricit. Dergideki yazılarınızı da merak etmekteyim ve güzel ir fikir olmuş hakikaten. Belki ilerleyen zamanlarda bloglarötesi bir hal de alır :)

      Mimlenip de yazmamak olur mu hiç :) Okumazsanız blogunuzun zilini çalar kaçarım ama :P

      Sil
  14. Bu şiir çok güzeldi gerçekten. Ben öyle beğenilerimi çok süslü söyleyemeyenlerdenim samimiyetten uzaklaştığım düşünülür diye. Ama nasıl desem, çok güzeldi işte..
    "artık çocuk değiliz
    susarak da konuşabiliriz
    müzelik bir oyun gibi
    dırdır eden bir bilmece
    konuşunca gündüz olurum
    susunca gece
    iki heceli devşirme bir cüce gibi
    kötüceyim, iyice..."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Larus Cachinnans,

      Son yazdığıma değil de önceden yazdıklarıma yorum gelince farklı bir mutluluk oluşuyor bünyede :D

      Beğendiğinize de nasıl sevindim...

      Bu arada uçan otobüslere bindiğinizde yanınızda bir de şahidiniz olmalı :P

      Sil
  15. Göz önünde olmayan şeyleri daha çok severim, son yazdıklarınız eskidiğinde onlara da söyleyecek sözüm olur elbet:)
    Yanımda bir şahidim olsaydı otobüsü uçurmaya gücüm yetmezdi muhtemelen:)

    YanıtlaSil

Dostmodern Hyde Park'a hoş geldiniz :D

Bu sizin bana yazdığınız ilk yorumunuzsa, dövüşeceksiniz... Welcome the erdost club...

Yorum yazmanız beni mutlu eder, yorumunuz etmese bile...

Yaz işte be...